Suriyeli tarım işçileri arasında kavga: 6 yaralı

   Konya’nın Kulu ilçesinde, akraba olan Suriyeli tarım işçileri arasında çıkan kavgada, 1’i ağır 6 kişi yaralandı.


Akraba olan tarım işçileri arasında henüz bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine çıkan kavgada, Suriye uyruklu Hüseyin Halil, Muhammed Alhalil, Aydo Halil, Fıras Alhalil, Faysal Elhalil ve Rozia Elhalil yaralandı.

17 YAŞINDAKİ GENCİN DURUMU AĞIR

Yaralılardan 17 yaşındaki Hüseyin Halil başına aldığı darbe nedeniyle durumunun ağır olduğu belirtildi. Yaralılar ambulansla Kulu Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı.
Sağlık durumu ağır olan 17 yaşındaki genç, yapılan ilk tedavinin ardından Konya’ya sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

0 yorum:

Adana Demirspor taraftarları olay çıkardı

        PTT 1. Lig play-off final maçında Multigroup Alanyaspor'a yenilmesinin ardından mavi-lacivertli taraftarlar çılgına döndü.

Biletlerin tükenmesi nedeniyle Konya’ya gidemeyen mavi-lacivertli taraftarlar, Adana Demirspor-Multigroup Alanyaspor maçını Seyhan Belediyesi tarafından kurulan dev ekranda izledi. Maçtan önce meşaleler yakan ve maç boyunca slogan atan taraftarlar, Pote’nin ilk golünün ardından büyük sevinç yaşadı.
Ancak mücadele Alanyaspor’un üstünlüğü ile bitince taraftarlar, sandalye ve çevredeki camları kırdı. Adana Demirspor’un penaltılarda kaybettiği maçın ardından bazı caddeleri trafiğe kapatan taraftarları polis dağıttı.

0 yorum:

İbrahim Bodur son yolculuğuna uğurlandı

    Kale Grubu Kurucusu ve Onursal Başkanı İbrahim Bodur’u son yolculuğuna uğurlamak için Çanakkale Seramik Fabrikaları’nda tören düzenlendi. Üzerinde Kabe örtüsü bulunan tabut omuzlarda taşınarak fabrika içindeki camii önüne getirildi. Torunu İbrahim Bodur dedesi İbrahim Bodur’un fotoğrafını taşıdı. Bodur’un, temelini 1957 yılında attığı ilk tesisin kapısı önündeki törende gözyaşı dökerek konuşan kızı Zeynep Bodur Okyay, "Onun mirasını korumak hepimizin boynunun borcu" dedi.

İstanbul’da pazartesi günü yaşlılığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle vefat eden Kale Grubu Kurucusu ve Onursal Başkanı 88 yaşındaki İbrahim Bodur için bugün Çan İlçesi’ndeki Çanakkale Seramik Fabrikaları’nda uğurlama töreni düzenlendi. Tören, duayen sanayici İbrahim Bodur’un, Çanakkale Seramik Fabrikaları’nda temelini 1957 yılında attığı tesisin kapısı önünde gerçekleştirildi. İbrahim Bodur’un eşi Sevim Bodur, kardeşi Süleyman Bodur, kızı Zeynep Bodur Okyay, damadı Osman Okyay, torunu İbrahim Bodur, Çanakkale Valisi Hamza Erkal, Balıkesir Valisi Mustafa Yaman, Malatya Valisi Süleyman Kamçı, Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Bitlis Valisi Ahmet Çınar, eski Başbakan Yıldırım Akbulut, Esnaf Odaları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, eski bakanlar Ali Coşkun ve Faruk Nafiz Özak, milletvekilleri, kaymakamlar, belediye başkanları, fabrika çalışanları, Kaleseramik’in bayi ve iş ortakları ile çok sayıda kişi törene katıldı. Fabrika bahçesinde dökülen lokmalar, konuklara dağıtıldı.
"ROL MODELDİ"
İbrahim Bodur’un kızı, Kale Grubu Başkanı ve Ceo’su Zeynep Bodur Okyay, törende gözyaşlarını tutamadığı duygusal bir konuşma yaptı. Babası için helallik alan Zeynep Bodur Okyay, konuşmasına başlarken, "Bugün Kale Grubu’nun kurucusu, Türk sanayinin ulu çınarı, sayın İbrahim Bodur’u; babamı son yolculuğuna uğurluyoruz" dedi. Okyay, şunları söyledi:
"Hepimizin acısı derin, üzüntümüz de sonsuz. Onun 1955 yılından itibaren başladığı çalışmaları, 1957 yılında temelini attığı ve bu sene Allah nasip edip bize aynı temelin üzerinde yenilediğimiz bu binanın önünde, bu kuruluşların ilk kapısının önünde ağırlamayı uygun bulduk. Ama ne kadar şanslı bir insanız ki, ulu çınarın gölgesinde yetişmeyi, sanayiciliği, iş adamlığını, her şeyden önce insan olmanın ne demek olduğunu onun gölgesinde öğrenme şansı bulduk. Babamın öğütlerini ömür boyu benve tüm Kale ailesi çalışanları olarak hatırlayacağız. Gerçekten ondan çok şey öğrendik. Bize rehberlik etti. Gerçekten yolumuzu da aydınlattı. Daima inandı, güvendi, cesaretlendirdi. Sevgi ve saygıyı öğreten çok yüce gönüllü bir insandı. Attığı her adımı insan sevgisi, memleket sevdasıyla atan gerçekten bir rol modeldi. Ömrüm boyunca onun gibi vatanperver, onun gibi bu millete inanan bir insan az gördüm. Onun mirasını gelecek kuşaklara, aynı değerleri koruyarak aktarmak bizim boynumuzun borcudur. Ben eminim ki, şimdi soruyorum, aynı düstur üzerine gitmeye tüm Kale Ailesi olarak var mısınız? Allah razı olsun. Onun mirasını korumak hepimizin boynumuzun borcu. Allah hepimize sabır versin. Gerçekten içimden bir parça kopuyor. Bir evlat olarak ondan bin kere razıyım. Allah’a şükrediyorum böyle bir babanın evladı olduğum için. Hepimiz inançlı insanlarız. Burada bitmediğine inanan insanlarız. Anneme de Allah’tan hayırlı uzun ömür niyaz ediyorum."

0 yorum:

4. ULUSLARARASI KAYSERİ ALTIN ÇINAR FİLM FESTİVALİ

   4. ULUSLARARASI KAYSERİ ALTIN ÇINAR FİLM FESTİVALİ KAPANIŞ GALASI VE ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI.
,

Kayseri Valiliği’nin himayesinde bu yıl 4’ncüsü düzenlenen Uluslararası Kayseri Altın Çınar Film Festivali’nin kapanış galası ve ödül töreni Sabancı Kültür Sitesi’nde yapıldı. Festivalin Onursal Başkanlığı’nı da yürüten Kayseri Valisi Orhan Düzgün yıllarca yabancı film ve dizileri izleyen Türk milletinin çevirdiği dizi ve filmlerin, başta Orta Asya Ortadoğu ve Balkanlar olmak üzere dünyanın dört bir tarafında ilgi görmeye başladığını söyleyerek film festivalleri vesilesiyle düzenlenen yarışmaların daha iyi filmlerin çevrilmesi için bir fırsat sunduğuna işaret etti.
Kayseri Valiliği’nin himayelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu ve Orta Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle Yücel Çakmaklı Film Atölyesi ve Anadolu Sinemacılar Derneği işbirliğinde düzenlenen 4. Uluslararası Kayseri Altın Çınar Film Festivali’nin Sabancı Kültür Sitesi’nde düzenlenen kapanış galası ve ödül töreni ney dinletisi ile başladı.
Kayseri Valisi ve Festival Onursal Başkanı Orhan Düzgün, yaptığı konuşmada, bu yıl 4’üncüsü gerçekleşen Altın Çınar Film Festivalinin Kayseri için taşıdığı öneme işaret ederek, film festivalleri gibi kültür ve sanat etkinliklerinin Kayseri’nin kültür ve sanatına katkı sağlamasının yanı sıra ilin tanıtımı açısından da önemli katkılar sağladığını ifade etti.
Kayseri’nin ticaret ve sanayi kenti olmakla birlikte kültür ve turizm bakımından da çok zengin bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Vali Düzgün, sahip olunan tarihi mirasın ve kültürel zenginliklerin tanıtılmasına da bu tür festivallerin önemli katkılar sağladığını düşündüğünü belirtti.
Vali Düzgün, bu tür festivallerin Kayseri’nin tanıtımı için önemi bir fırsat olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Festival vesilesi ile ilimize gelen değerli konukları ilimizin kültürel ve tarihi mekânlarını gezdirerek, gelen medya mensupları aracılığıyla buraları tanıtarak ve tarihi mekânlarda çekilebilecek olan filmlerle, gelecekte buraların birer ziyaret mekânı olmasının Kayseri adına en önemli kazanımlarımızdan birisi olarak düşünüyorum. Ayrıca Film Festivalleri Türk sinemasının gelişmesi adına da çok önemli katkılar sunuyor. Altın Çınar Film Festivali henüz 4. yılında olmasına rağmen ülkemizden ciddi anlamda festivalimize ilgi olduğunu söyleyebiliriz. 3 dalda açılan yarışmalara 258 filmin başvuruda bulunmuş olması Altın Çınar Film Festivaline verilen değerin bir göstergesidir diye düşünüyorum. Bu festivaller vesilesi ile gençlerimizi sinemacılığa teşvik ederek gerek yönetmenlerin yetişmesinde gerekse oyuncuların yetişmesinde bu festivallerinde önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum.”
Vali Düzgün, gala gecesi ve ödül töreninde çok değerli emektar sinema sanatçılarının bulunduğunu
hatırlatarak, “Bu festivaller sayesinde Türk Sinemasına önemli katkılarını sunmuş olan emektar sinemacılarımıza onlar yaşarken şükranlarımız bildirmek, vefa duygusuyla onları hatırlamak da bu festivallerin en önemli gayelerinden birisi” dedi.
Vali Düzgün konuşmasının sonunda şehitler için özel bir parantez açarak, huzur ve güven içerisinde yaşamamız ve ülkemizin birliği ve bütünlüğünün korunması için Güneydoğu başta olmak üzere ülkemizin dört bir tarafında gözlerini kırpmadan canlarını feda eden şehitlerimizi bu vesile ile bir kere daha rahmetle andığını ifade etti. Sinemanın Çınarları Onur Ödülünü alan deneyimli sanatçı Can Kolukısa da ödülünü şehitlerimize ithaf etti.
Altın Çınar Film Festivali Danışma Kurulu Başkanı Burçak Evren de festivallerin yapıldığı kenti bir marka haline getiren önemli organizasyonlar olduğunu anlattı.
Altın Çınar Film Festivali Yönetmeni Kadir Turna ise amatör ruhla çıkılan bu yolda 4 yıldır güzel işler yatıklarını belirterek, bu yolda kendilerini hiçbir zaman yalnız bırakmayan Vali Düzgün’e teşekkür etti.
- 4. ALTIN ÇINAR FİLM FESTİVALİNDE ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU
Vali Düzgün, Türk Sinemasının efsane isimlerinden Eşref Kolçak’a “Yaşam Boyu Onur Ödülü”nü verdi. Yaklaşık yarım asırlık filmlerinden bir kesitin gösterildiği törende ödüle layık görülmekten dolayı son derece mutlu olduğunu ifade eden ödülünü Vali Düzgün’ün elinden alırken, “Sayın Valim samimiyetiniz için, sinemaya ve bizlere verdiğiniz destek için özellikle teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Festivalde “Sinemanın Çınarları” ödülleri ise Bahar Öztan, Itır Esen ve Can Kolukısa’ya gitti. Rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan Itır Esen’in görüntülü mesajına yer verilen törende Bahar Öztan ile Can Kolukısa’ya ödüllerini Vali Düzgün verdi.
Animasyon dalında 18 başvuru arasından, en iyi film ödülü "Guguk Kuşu" adlı eserle Can Erkan ve Salih Toprak’a gitti. İkincilik ödülü “Merkür” adlı eseriyle Melis Balcı ve Ege Okan’a giderken Yücel Çakmaklı özel ödülü ise "Döngü" adlı eserle Koray Sevindi’nin oldu.
Ulusal Belgesel film kategorisinde 80 başvuru arasından ise en iyi film ödülü "Rağmen" adlı eserle Emre Karapınar’a, Yücel Çakmaklı özel ödülü "Vefa" ile Baran Vardar’a, jüri özel ödülü "Dışarıdakiler" adlı eserin sahibi İbrahim Eren’e, ikincilik ödülü “Süheyla” adlı eserle Gökhan Öcal’a verildi.
Ulusal kısa film kategorisinde 160 başvuru arasından en iyi film ödülü "Çevirmen" adlı eserle Emre Kayış’a verildi. İkincilik ödülü “Azad” isimli filmiyle Yakup Tekintangaç’a, Yücel Çakmaklı Özel Ödülü "Göç Mevsimi" adlı eserle Caner Baykara’ya, jüri özel ödülü ise "Büst" adlı eseriyle Hakan Hücüm’a verildi.
18 Mayıs’ta “Ankara Yazı Veda Mektubu’nun galası ile başlayan ve bu yılki teması Bollywood olarak belirlenen 4. Uluslararası Altın Çınar Film Festivali’nde kapanış galası ve ödül törenine ilgi yoğun olurken Hindistan başta olmak üzere çok sayıda yerli ve yabancı sektör uzmanları Kayseri’den övgüyle bahsetti. Ünlü yapımcı Vivek Singhania, ünlü yönetmenler Brahmanad Singh, Sharat Katariya, Sanamjit Singh Talwar, Habib Faisal ve Kanu Bahl gibi sanatçılar ve yapımcıların da festivale katılması konunun uzmanları tarafından “Kayseri bu alanda da adında söz ettirecek” yorumlarına neden oldu.

0 yorum:

YUBUK’A DESTEK VERENLERE YEMEK

YUBUK’A DESTEK VERENLERE YEMEK


Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Burs Koordinatörlüğü’ne (YUBUK) destek veren kamu ve özel kurum temsilcileri ile sivil toplum kuruluşu yöneticileri onuruna YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal tarafından bir yemek verildi.
İhtiyaç sahibi üniversite öğrencilerine burs veren YUBUK’a maddi ve manevi destek olan kamu kurumları, özel kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri onuruna bir yemek verildi. YYÜ Sosyal Tesisleri’nde verilen yemekte hayırseverlere hitap eden YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, üniversitede okuyan öğrencilerin önemli bir kısmının maddi olarak kısıtlı imkanlara sahip olduğunu söyledi. Bu öğrencilere burs verilmesinde maddi manevi destek sağlayanların çok önemli bir şey yaptığını ifade eden Rektör Battal, “Sizlerin destekleriyle ihtiyaç sahibi öğrencilerimize bir nebzede olsa yardım ettik. Bu hayırseverliğinizden dolayı hepinizi yürekten kutluyorum” dedi.
Konuşmanın ardından yenilen yemekten sonra hayırseverlere teşekkür belgeleri verildi.
Yemeğe YYÜ Rektör yardımcıları Prof. Dr. Ahmet Kazankaya ve Prof. Dr. Murat Demirel, Prof. Dr. Ahmet Fayik Öner, YYÜ Genel Sekreteri Doç. Dr. Yusuf Uzun, YUBUK Koordinatörü Doç. Dr. İlhan Kaya, kamu kurum amirleri, iş adamları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

0 yorum:

Meral Akşener’den çarpıcı açıklamalar

Meral Akşener’den çarpıcı açıklamalar

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Adayı Meral Akşener, “Bizim partimizde şöyle bir özellik vardır. Şöyle derler; bir numaralı sandalye hariç her yere aday olabilirsiniz. Eğer o bir numaralı sandalyeye, koltuğa aday olmaya kalkışırsanız CIA ajanı olursunuz, MOSSAD ajanı olursunuz. 2012’de Sayın Koray Aydan’a denildiği gibi cemaatin desteklediği aday olursunuz” dedi.

Akşener ayrıca "Tedbiri kaldıran üç telefon geldi bu avukatların yanında. Bir tanesi başsavcılıktan geldiği anlaşılıyor. İkincisinin kim olduğu belli değil ama çok önemli bir zat olduğu kesin. Üçüncüsü Adalet Bakanlığı’ndan aranıyor ama onun kim olduğunu bilmiyoruz. Ve sonuç itibariyle birden avukatlar çıkarılarak o yazıyı yazacak olan müdür Adalet Bakanlığı’na çağrıldı. Saat 20.00 sıralarında hakimin kararı yok sayıldı. 15 Mayıs’taki bizim kongremiz iptal edilmiş oldu” 



İHA
Haber Türk Televizyonu’nda Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek programına konuk olan Meral Akşener, gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Geçtiğimiz günlerde MHP Genel Merkezi önünde yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, “İcra mahkemesine müracaat ettik. Şimdi o kadar ilginç bir ruh hali oluşmuş ki biz bir gece evvel 4 arkadaş toplandık. Yani 4 aday olarak. Ve bir açıklama yapmamız lazım dedik ve bir metin çıktı ortaya. O metinde iki cümle var. Birincisine diyoruz ki benim de imzam var onun altında. İkinci icra mahkemesine müracaat ettik. Bu müracaatın sonucu olumsuz çıkar ise Yargıtay beklenecek, olumlu çıkar ise kongre olur. Olumluysa kongre olacak, ama olumsuzsa Yargıtay’ı bekleyeceğiz. Şimdi dört bir adayı hiçbirimizin en ufak bir olumlu çıkabilecek bir ihtimaline inanıyor olsak Cuma günü sabahı saat 11.00’de yayınlamazdık. Şimdi biz dahi hiç kimsenin yargı ile ilgili olarak olumlu bir karar çıkabileceğine inanmadığı bir süreçten bahsediyorum. Bu şimdi bizlerin üzerinden halka gittiği zaman korkunç bir şey. Sonra icra mahkemesi saat 16.30 sıralarında bir karar verdi. Bizim imza toplayan arkadaşların avukatları 25. İcra Müdürü’nün odasına gittiler. İcra müdürüne verildi karar, tamam dedi tedbiri kaldırıyorum, gerekli yazıyı yazıyorum. Üç telefon geldi bu avukatların yanında. Bir tanesi başsavcılıktan geldiği anlaşılıyor. İkincisinin kim olduğu belli değil ama çok önemli bir zat olduğu kesin. Üçüncüsü Adalet Bakanlığı’ndan aranıyor ama onun kim olduğunu bilmiyoruz. Ve sonuç itibariyle birden avukatlar çıkarılarak o yazıyı yazacak olan müdür Adalet Bakanlığı’na çağrıldı. Saat 20.00 sıralarında hakimin kararı yok sayıldı. 15 Mayıs’taki bizim kongremiz iptal edilmiş oldu” dedi.

0 yorum:

Çin'den dünyanın en katı araç emisyon standardı.

     Çin, başkent Pekin'de dünyanın en katı araç emisyon standardını uygulayacak..

  Pekin Çevre Koruma İdaresi, Aralık 2017 yılı itibarıyla Pekin'de uygulanacak yeni araç emisyon standartlarının dünyanın en katı standardı olacağı AÇIKLANDI.

Kentte yeni emisyon uygulamaları ile araçların hidrokarbür yayımı yüzde 5 azalacak. 2022'de de genel olarak araçların emisyon miktarının yüzde 25 ila 35 arasında azalması öngörülüyor.​
.

0 yorum:

Adana'dan Uludere'ye 40 metrelik asansörlü bayrak direği

Adana Büyükşehir Belediyesi, Şırnak'ın Uludere ilçesindeki Çakırsöğüt Komando Tugayı'na, 40 metre uzunluğunda asansörlü bayrak dikti.

Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, "Şanlı bayrağımızın dalgalanmaya devam etmesi için genç yaşta en büyük bedeli ödeyen, canını veren şehitlerimize saygımızı göstermek için, Şırnak Uludere'deki Komando Tugayımız'da dev bir Türk Bayrağı'nın dalgalanmasını istedik. Şehitlerimiz için ne yapsak onların hakkını ödeyemeyiz, fedakarlıklarının karşılığını veremeyiz. Onlar Türk milleti'in kalbinde sonsuza dek yaşayacaktır" dedi.

ASANSÖR SİSTEMLİ

'Vatan toprağı uğruna canını seve seve feda etmiş aziz şehitlerimiz anısına Adana Büyükşehir Belediyesı tarafından yaptırılmıştır' ibaresi ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü imzasıyla temeli atılan bayrak direğinde, 8x12 metrelik bayrak kullanılabiliyor. 360 derece dönebilen direkte uçak ikaz lambalı sonar bulunuyor. Saatte 160 kilometre esen rüzgar hızına göre ayarlı, asansör sistemli bayrak direğinin nakliyesi ve yerine dikilmesi için vinç çalışması da Adana Büyükşehir Belediyesi'nce yapıldı.

0 yorum:

Rusya Ukraynalı kadın pilotu serbest bıraktı


     
       Rusya, 2 yıl önce Rus yanlılarının Ukrayna’nın doğusundaki başlattığı ayaklanma sırasında Lugansk kentinde 2 Rus gazeteciyi öldürmekle suçlanan Ukraynalı kadın helikopter pilotu Nadya Savçenko’yu tutuklamıştı.
Ukrayna Devlet Başkanlık Dairesi yetkilisi, Rusya’nın Nadya Savçenko’yu serbest bıraktığını duyurdu.

2 RUS ASKERLE TAKAS EDİLDİ

İsminin açıklanmasını istemeyen Ukraynalı yetkili, Ukrayna’da tutuklu bulunan 2 Rus askerle takas edilen kadın pilotun Ukrayna’ya götürüldüğünü ifade etti. Kremlin’e yakın Rus kaynakları ise, 2 Rus askerin serbest bırakıldığını ve Moskova’ya götürüldüğünü duyurdu.
Rus askerleri Alexander Alexandrov ve Yevgeny Yerofeyev ise geçtiğimiz yıl yakalanmıştı.

0 yorum:

Zülfü Livaneli UNESCO elçiliğinden istifa etti

   
    Genel Direktör Irina Bokova’ya gönderdiği bir mektupla istifasını bildiren Livaneli, UNESCO’nun yapısı gereği hükümetlerarası bir kuruluş olduğunu, devletler tarafından finanse edildiği için, hükümet politikalarını eleştiremez konuma düştüğünü belirtti.

İNSANLIK ZİRVELERİNİ ELEŞTİRDİ

İnsan hakları ihlallerine, düşünce ve basın özgürlüğüne vurulan darbelere dikkat çeken Livaneli, bunlar karşısında susarak İnsanlık Zirveleri yapmanın ve soyut barış söylemlerinde bulunmanın, UNESCO’nun temel idealleriyle çelişki oluşturduğunu vurguladı.

TOPLANTIYA VE ZİRVEYE KATILMAMIŞTI

Birleşmiş Milletler’in uluslararası alanda atadığı tek Türk iyiniyet elçisi olan Zülfü Livaneli, 10 Mayıs’ta Paris’te yapılan “Goodwill Ambassadors’’ toplantısına ve iki gün önce İstanbul’da düzenlenen İnsani Zirve’ye de, bu zirveye verilen desteği eleştirerek katılmadı.

"SUR'DA TARİH YOK EDİLİRKEN.."

Sur’daki tarih hazinesi yok edilirken İstanbul’da Dünya Kültür Mirasını Koruma konuşmaları yapmanın ikiyüzlülük anlamına geldiğini vurgulayan Livaneli, bu göreve 1996 yılında Federico Mayor tarafından “Müzik ve edebiyat alanında dünya barışına yaptığı katkılar’’ nedeniyle atanmıştı.

0 yorum:

Şehit astsubaydan geriye eşine yazdığı mektup kaldı

        Van’ın Çaldıran ilçesinde PKK’lı teröristlerin yola döşediği patlayıcının zırhlı askeri aracın geçişi sırasında infilak etmesi sonucu şehit olan 6 askerden Amasyalı Astsubay Murat Demirci’nin bir yıllık eşi Songül’e yazdığı mektup okuyanları duygulandırdı.

"BOŞA YAŞAMIŞIM ONCA SENE"

Şehit Astsubay Murat Demirci’nin sosyal medya sayfasında eşine yazdığı mektubunda,"Neymiş yaşam. Hayatın anlamı göremedim. Boşa yaşamışım onca sene ne şanssızım. Aslında şanslıyım. Geç olmadan tanıdım seni. Elini tutup hiç bırakmamak için çok mutlu ettin beni. Umudum, ışığım oldun. Neredeydin bunca zaman. İyi ki geldin girdin gönlüme. Seninle baştan yazıldı bu ömrüm. Bir saniyemi sensiz geçirmek istemiyorum. Seni çok seviyorum" ifadelerini kullandığı görüldü.

EŞİ PARKASIYLA UĞURLADI

Cenazesi askeri uçakla memleketi Amasya’nın Merzifon ilçesine getirilen Demirci’nin baba evinde helallik alındı. Anne Nilgün ile baba Nadir Demirci’nin acısını Vali Vekili Ferhat Burakgazi ve askeri yetkililer paylaştı. Şehidin parkasını giyen eşi Songül, görümcesi Dilek Şekerci’ye sarılarak birbirlerini teselli etmeye çalıştı. Şehit Astsubay Demirci kılınacak ikindi namazını müteakip cenaze namazının ardından şehitliğe defnedilecek.

0 yorum:

FENERBAHÇE KUPA FİNALİ KADROSU

   

Fenerbahçe'nin kupa finali kadrosu belli oldu


Fenerbahçe'nin yarın Galatasaray ile oynayacağı Ziraat Türkiye Kupası Finali'nin kamp kadrosunda yer alan oyuncular belli oldu.


      Ziraat Türkiye Kupası Final maçında, Galatasaray ile yarın saat 21.15'te Antalya'da karşılaşacak olan Fenerbahçe'nin kamp kadrosunda yer alan oyuncular belli oldu.

İŞTE KADRO

Buna göre Teknik Direktör Vitor Pereira yönetimindeki sarı-lacivertlilerin final maçı kafilesinde şu isimler yer aldı: "Fabiano Ribeiro, Ertuğrul Taşkıran, Erten Ersu, Anıl Demir, Bruno Alves, Simon Kjaer, Michal Kadlec, Abdoulaye Ba, Hasan Ali Kaldırım, Karahan Yasir Subaşı, Gökhan Gönül, Şener Özbayraklı, Mehmet Topal, Josef De Souza, Ozan Tufan, Diego Ribas, Raul Meireles, Uygar Mert Zeybek, Ramazan Civelek, Melih Okutan, Alper Potuk, Volkan Şen, Lazar Markovic, Luis Nani, Jose Fernandao, Robin van Persie."

0 yorum:

BİR DİLEĞİM VAR ..

                     DİLEĞİM VAR 

        Tiyatro ve Dizi oyuncusuAlper Türedi lösemili kızını kaybetmesinin ardından kendini, Facebook ta açtığı “Bir Dileğim Var” projesiyle lösemili çocuklara adayarak çocukların mutluluk abisi oldu. 27 MAYIS gecesi 2014 yılında başlayan proje ile lösemili çocukların dileklerini öğrenerek “Bir Dileğim Var” grup sayfasında dilekleri paylaşıyor, dilekleri gerçekleştirmek isteyen kişiler burdan öğreniyor.

      Kendinizden Biraz Bahsedermisiniz?
  
         Adım Alper Türedi. 27 Aralık 1971 bursa doğumluyum, Tiyatro ve Dizi oyuncusuyum. İlk okul,orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladım. Evli ve 20 yaşında askerlik görevini yapmakta olan bir oğlum var.

“Bir Dileğim Var” Projesine yönlendiren Sebepler Nelerdir?


      2000 yılında kızım dünyaya gözlerini açtı. 2002 yılında kızıma lösemi teşhisi koydular.kızımın yaşama şansı %71 idi yanlış bir tedavi sonucu kalp yetmezliğinden öldü. Erkek çocuklarına nazaran kız çocuklarına daha fazla ilgim var. 2002 yılında kızım hayatını kaybettikten sonra lösemiyi ve kızım öyküyü bana hatırlatacak herşeyden uzak durdum. Birgün lösemili çocuklar için bir şey yapacağımı biliyordum ama bu denli büyük ilgi gören bir şey yapacağımı bilmiyordum.

Projeye Ne Zaman Başladınız ve Projenin Amacı Nedir?

       27 Mayıs 2014 Salı akşamı oyunum vardı eve gelmem gece 2’yi buldu. Gece bilgisayar karşısında otururken birden bire aklıma Facebook’ta lösemili çocuklar için bir grup kurmak geldi. Önce grubun ismini alelacele “Son Havuzum” koymuştum ancak sağır bir isim olunca bunu “Bir Dileğim Var” olarak değiştirdim. Zaman içerisinde kendi kendine gelişmesine büyümesine izin verdim. Kendi arkadaşlarımı ekleyerek hastanelere ziyarete başladım.Grup sayfasını açtığımın ertesi günü Okmeydanı'nda kızımın öldüğü servise ziyarete gittim. İlk gittiğinizde meramınızı anlatmak biraz problem oluyor. Ne amaçla geldiğinizi karşınızdaki insana anlatana kadar uğraşıyorsunuz ama kayıtlarda benim kızımın hala bilgileri durduğu için anlattım. Tabii birçok insan değişmiş doktorlar değişmiş.
Çocuklarla anneleri babaları karıştırmadan direkt çocuklarla bir iki dakika sohbet ederek onların ağızlarından burada sıkıntılı geçen süreci ve ağır tedaviyi ne hafifletir? Ne istersin? gibi sorular sormaya başladım. İlk başta çok naif şeyler istiyordu çocuklar tuttuğu takımın forması gibi ya da tablet gibi bazı kız çocukları takdir edersiniz ki pembe süslü elbiseler istiyorlar ayakkabılar ve oyuncak bebekler gibi. İlk gittiğimde 7 çocuk vardı Okmeydanı SSK'da akşam eve döndüğümde bu listeyi grupla paylaştığımda 48 saat içerisinde her bir dilek bir gönüllü tarafından üstlenildi. Bir kaç gün içinde de bana kargo ile ulaştırıldı. Ben bunları ilk hafta sonu gidip teslim ettim. Fakat gittiğimde gördüm ki ilk ziyarete gittiğimde olmayan çocuklar da gelmişti. 6-7 çocuk daha ilave oldu. Projemiz kapsamında çocukların dileklerini şöyle gerçekleştiriyoruz; insanların akıllarında soru işareti kalmasın diye yani benim yolladığım oyuncak bebek ya da tablet, laptop nereye gitti? Demesinler diye bilhassa Okmeydanı'nda açıkçası küçük videolar çektim. Bu videoları sayfamızda paylaştım. İlk videolar gruptaki diğer üyeler için çok etkileyici oldu. Bugüne kadar 19 ay oldu şuana kadar dileğini gerçekleştiremediğimiz olmadı şuana kadar 465 çocuğun dileğini gerçekleştirdik. Projemizin amacı yaşama tutunmaya çalışan
çocukların yüzlerinde anlık tebessüm yaratmak. Doktorların  yapmakta yükümlü olmadığı mutluluğu yaratmak.



Aile ve Çocuklar Size Nasıl Ulaşıyor?

        Aileler ve çocuklar bana ulaşmıyor ben gözümle görmediğim tanışmadığım birebir konuşmadığım hiçbir çocuğun dileğini kabul etmiyorum, ikna olmadığım hiçbir dileği grupta paylaşmıyorum. Öncelikle benim ikna olmam gerek çünkü farkında olmadan grup üyeleri üzerindeaşırı bir güven sağlamışım bu güveni kaybetmemek içinherşey ile kendim ilgileniyorum. İstanbul dışında herhangi bir şehirden talep geldiğinde örneğin Trabzondan bir talep geldiği zaman benim dileği dileyen çocuğu teyit edebilmem için oraya gitmem gerekir buda tek bir çocuk için mümkün değil o yüzden ben bir hastane seçiyorum gerekli izinleri alıyorum. O hastaneye gittiğimde o an için yatan kim varsa dileklerini alıyorum.

 Dileği Gerçekleştirilecek Çocukların Değerlendirilmesini Nasıl Yapıyorsunuz?

       Değerlendirme aşamasında çocuklarla konuşurken anne ve babalarını muhattap almamaya çalışıyorum. Çocukla birebir göz teması kurarak önce havadan sudan konuşarak konuya giriş yapıyorum sonra neden geldiğimi amacımın ne olduğunu anlatıyorum. Dileğini öğrenme aşamasında çocuk anne veya baba ile bir göz teması kurarsa çocuğun baskı altında olduğuna inanırsam çocukla baş başa kalmak istiyorum.baş başa kalarak gerçek dileğini öğrenmeye çalışıyorum, çünkü ben istiyorum ki ağızından çıkan kelimelerin çocuğun gerçek dileği olsun bu  nedenle hastaneye yaptığım başvurularda benim hangi gün ve saatte geleceğimi çocukların aileleriyle paylaşılmamasını rica ediyorum.

Dileği Gerçekleştirilen Çocukların Tepkisi Ne Oluyor?

      Bu tedavi çocukları çok olgunlaştırıyor. Gözünüzden anlıyorlar sizin samimi olup olmadığınızı. İlk gidişim dileği öğrenmek ikinci gidişim yaklaşık 15,20 gün sonra dileği teslim etmek için oluyor. İlk gidişim ile ikinci gidişim arasındaki zaman diliminde çocuklar büyük evrim geçirebiliyor. İlk gittiğimde hastane koridorunda koşarken gördüğüm çocuk ikinci gittiğimde kötü durumda olabiliyor ama o durumda bile beni ikinci kez yanında gören çocuk “bu adam geldiyse benim dileğimide getirmiştir” düşüncesi oluyor. Gözlerinin içinde büyüme, nefes alış verişinde artma, alttan bir tebessüm yapması amacıma ulaştırıyor. Hepsi çok seviniyor bugüne kadar sevinmeyen çocuk görmedim.

   Projeyle İlgili Gelecekteki Hedefiniz Nedir?

          Hedefim bu projeyi götürebildiğim yere kadar götürmek şuan ileriye dönük bir planım yok. Grubumuzda 25 kişilik bir ekiple çalışıyoruz her 2 ayda buluşuyor fikir alış verişi yapıyoruz. Kamu spotu çalışması yaptık ikinci kamu spotu çalışmasını Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş futbolcularıyla yapmaktayız projenin ne zamana kadar süreceğini bilmiyorum soranlara maneviyatım ne zaman dolarsa ya da bir dileği gerçekleştiremezsem bırakırım cevabını veriyorum. Son birkaç ayda yurt dışından temsilcilik almak isteyenler oldu bu hoş bir şey sanırım “bir dileğim var “ projesi ülke sınırları dışına çıkacak.
Bu Çalışma İle Sanat Camiyası ve Çevreden Nasıl Bir Tepki Alıyorsunuz?


       Bu grubu kurduğumdan beri çevremden hayatımda duymadığım kadar Allah razı olsun kelimesi duydum.Sanatçı arkadaşlarım çok destekçi oldular kamu spotu çekimi yaptık. Oyuncu olmamdan daha çok grup sayesinde yolda yürürken tepkiler alıyorum. Oyunculuğumu grup için kullandım ama hiçbir zaman bu grubu kariyerim için kullanmadım. 

0 yorum:

ŞADIRVAN KÜTÜPHANE


ŞADIRVANIN ÜZERİNDE KÜTÜPHANE

       Kayseri’nin Talas ilçesinde bulunan Hacı Sait Yurttaş Camii diğer camilere nazaran değişik bir projeye ev sahipliği yapıyor. 2010 yılında inşaatı biten camiinin şadırvanını bir farkındalık oluşturmak amacıyla kütüphane olarak tasarlayan Sait Yurttaş’ın fikri cemaat ve çevredekiler tarafından büyük ilgi görüyor. Merak ettiklerimizi camii imamı Adbullah Uzel’e sorduk.

Şadırvanın çatısını kütüphaneye çevirme fikri nasıl ortaya çıktı?
      Camiimizi yaptıran hayırsever iş adamı Sait Yurttaş şadırvanın üstünü değerlendirmek amacıyla aklına böyle bir proje geldi. Daha önce emsaline rastlamadığımız bu fikir Türkiye’de ilk bizim camiimizde ortaya çıktı. Bu proje ile gençlerimizin, çevredekilerin ilgisini çekmeyi ve camiye alışmalarını hedefliyoruz.

Kütüphane de bulunan kitap çeşitleri nelerdir?


      Kütüphanemizin alanı 30 metrekare olduğu için fazla miktarda kitap bulunmamakta. Çocuklar için Diyanet İşleri Bakanlığı’nın tavsiye ettiği çocuk kitaplarını aldık. Bunun haricinde ansiklopedi ve dini kitaplar çoğunlukta olup az miktarda roman bulunmakta. İhtisas eğitim merkezinin öğrencileri gelip geç saatlere kadar çalışma imkânı buluyor. Ayrıca cemaatin bize sorduğu soruları kütüphanemizde kitaplardan yararlanarak birebir bir şekilde sorulan soruları cevaplıyoruz.
Kütüphane çevreden nasıl bir tepki aldı?
     Çevrede eşi benzeri olmadığı için görenler ilk başta çok şaşırıyor. Yoldan geçenler merak edip kütüphaneye çıkmak istiyorlar. Kütüphanenin içi Osmanlı kültürüne uygun bir şekilde tasarlandığı için insanları eski dönemlere götürüyor. Kayseri halkında yaygın olan bağ kültürüne sahip olanlar bağlarında bulunan çardaklarının üstünü de böyle bir şekilde değerlendirmek istiyorlar. Camii cemaatiyle birlikte namazlardan sonra kütüphanemize çıkıp çayımızı içerek dini sohbetlerimizi yapıyoruz. Cemaat gayet olumlu karşıladı bu durumu. Bütün camilerde bunun gibi ve benzeri projelerin faaliyete geçirilerek camilere karşı olan sempatinin daha fazla olması gerektiğini savunuyor cemaatimiz.

Kadınlarda kütüphaneden yararlanabiliyor mu?


     Cemaatimizde bulunan kadınlarda kütüphaneyi belirterek keşke kendileri içinde böyle oturup sohbet edebilecekleri aynı zamanda dini bilgiler alabilecek bir yerimiz olsa diye sitemde bulundular. Camimizin kütüphanesi sadece erkeklere hizmet vermiyor dileyen bayanlar için haftada belirli günlerde gelip kütüphanemizden faydalanabiliyorlar.

İleriye dönük bunun gibi projeleriniz bulunmakta mı?

      Diyanet İşleri’nin bildiğimiz kadarıyla şuan için herhangi bir projesi bulunmamakta. Fakat biz daha çok ilgi çekebilmek amacıyla kütüphanemizde cemaatimiz ile birlikte sabah kahvaltısı ve akşam yemeği yapmak gibi bir planımız var. Camimize gelen çocuklara cami alışkanlığını kazandırabilmek için kütüphanemizde Kuran dersleri veriyoruz. Çocuklarda kütüphanenin yüksekte bulunmasından dolayı burada Kuran öğrenmeleri hoşlarına gidiyor. Az önce 2 tane küçük çocuk merak ettikleri için kütüphaneye çıkmak için izin istediler. Bu şekilde çocuklarımıza hem okuma kültürü hem de camii kültürünü aşılamayı düşünüyoruz.


0 yorum:

NEVŞEHİR ''ÜRGÜP''

           

                         TURİSTLERİN İLGİ ODAĞI ''NEVŞEHİR''

     ÜrgüpNevşehir İlinin 20 km doğusunda olan ilçesidir ve Kapadokya bölgesinin en önemli merkezl   erindendir. Göreme'de olduğu gibi tarihsel süreç içerisinde çok sayıda isme sahip olmuştur. Bizans döneminde Osiana (Assiana), Hagios Prokopios           (Prokopi); Selçuklular dönemi'nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut kalesi; Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır.









0 yorum:

FOTOĞRAFÇILIK ÇEŞİTLERİ

Geleneksel Fotoğraf Pazarları
Online yayıncılığın gelişmesi ve genişlemesiyle birlikte kan kaybı yaşayan gazete, dergi ve reklam fotoğrafçılığı gibi geleneksel fotoğraf pazarları hala bir seçenek olarak karşımızda. Bu alanlardan birine yönelebilir ve fotoğrafçılığınızı bu alanda geliştirebilirsiniz. Ancak şunu gözden kaçırmayın; geleneksel fotoğraf pazarları diğer alanlara göre rekabetin en yoğun yaşandığı ve milyonlarca kişinin fotoğraflarını satabilmek için çabaladığı alanlardır. Buna bağlı olarak mükemmel sonuçlar talep edilmektedir. Başlangıç olarak bu pazarlara kısaca bir göz atalım.
Fotojurnalizm: Fotojurnalizm kısaca güncel olayları fotoğraf yoluyla anlatmaktır. Ara Güler her ne kadar bize göre sanatçı olsa da kendini her zaman fotojurnalist olarak tanımlamaktadır ve bu alanda ülkemizde yetişen uluslararası fotoğrafçılardan biridir. Bu alanda çekilen fotoğraflar güncel olaylara dair, objektif ve diğer fotoğraflardan farklı olmalıdır. bu alan herkese açık olduğu için amatör fotoğrafçılar bu alanda kendilerini göstermeye çalışabilir ancak profesyonel rekabet oldukça yüksektir.
Reklam Fotoğrafçılığı: Bu alan fotoğraf üzerinde oluşturulacak etkiyle ürünlerin satışını sağlamak amacında olduğu için daha çok profesyonel fotoğrafçılar tarafından kullanılmaktadır. Kimse ürün satışı için çekilen fotoğraflarını bir amatör fotoğrafçıya teslim etmek istemez. Reklam fotoğrafçılığında en çok kullanılan fotoğraflar makro, seyahat, moda fotoğrafları, güzellik ve bakım ürünleri için çekilen fotoğraflar, araç fotoğraflarıdır. Reklam fotoğrafçılığı genellikle stüdyo ortamında yapılsa da dış mekan kullanımı da gerçekleştirilmektedir. İçerde ya da dışarıda reklam fotoğrafçılığında ışık gibi değişkenler tamamen kontrol altındadır.
Düğün Fotoğrafçılığı: Diğerleri kadar yeteneklerin ve olayların sizin açınızdan nasıl göründüğünün önemi olmasa da düğün fotoğrafçılığı amatör fotoğrafçıların başarıyı yakalayabilecekleri en iyi alanlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Düğün fotoğrafçılığı düğün sırasında aktüel fotoğrafların çekilmesi ve gelinle damadın portrelerinin çekilmesi gibi iki farklı kategoride ele alınabilir. Bu nedenle hem portre hem de aktüel çekim becerinizin iyi olması gerekmektedir.
Niş Fotoğrafçılık
Yukarıda da belirttiğim gibi geleneksel fotoğrafçılık artık yerini yavaş yavaş diğer alanlara bırakmakta ve fotolia.com istock.com ve benzeri siteler aracılığıyla bireysel fotoğraf satışı gerçekleştiren amatör ve profesyonel fotoğrafçılar bu alanda ilerlemelerini sürdürmektedir. Amatör olarak fotoğrafla ilgileniyorsanız temel fotoğraf bilgilerinden sonraki aşamada kendinize bütçenizin karşılayabileceği en iyi dijital fotoğraf makinesi ve gerekli objektifleri almaya çalışmalısınız. Çünkü iyi bir gözünüz varsa yetersiz fotoğraf ekipmanının fotoğraf kalitesini düşürmesini istemezsiniz.
Bir alanda ustalaşmak her meslekte olduğu gibi fotoğrafçılık alanında da size bu alanla ilgili ekstra bilgi ve beceri getirecektir. Bu nedenle hoşunuza giden, yapmaktan keyif aldığınız niş bir alana yönelebilirsiniz. Niş bir alanda ustalaştığınızda gerçekten bu işten para kazanmaya başlayabilirsiniz. Aşağıda bazı niş fotoğrafçılık alanlarını kısa açıklamalarıyla listelemeye çalıştım. Bu alanı istediğiniz gibi (tabii piyasası olan bir alan seçmek koşuluyla) kendinize göre çeşitlendirebilirsiniz.
Sualtı Fotoğrafçılığı: Su altında fotoğraf çekmek için dalgıçlık brövesi, su altında kullanabileceğiniz dijital fotoğraf makinesi gibi bazı özelliklere ihtiyacınız olacak. Bu alan yönelen fotoğrafçılar ve bu alandaki en iyi fotoğrafçıların ortak noktası su altı fotoğrafları çekmeye başladıkları zaman iyi bir dalgıç ancak amatör bir fotoğrafçı olmalarıdır.
Yemek Fotoğrafçılığı: bu alan catering şirketlerinden restoranlara, şef portföylerinden menülere kadar pek çok kullanım alanı bulunan fotoğrafları çekmek için kullanılabilir. Yemekler, içecekler genellikle stüdyo ortamında çekildiği için iyi bir ışık bilginiz olması lazım. Bu özellikli alanda tecrübe kazanarak reklam fotoğrafçılığına geçiş yapmanız mümkün.
Hayvan Fotoğrafları: Hayvan fotoğrafları reklam dünyasında, basılı medyada, online medyada, mikro stok sitelerinde oldukça fazla sayıda talibi olan fotoğraflardır. Hatta evcil hayvan sahibi kişiler içinde stüdyoda fotoğraf çekebilirsiniz.
Diğer Fotoğrafçılık Çeşitleri
·         Mimari Fotoğrafçılık
·         Tıbbi Fotoğrafçılık
·         Seyahat Fotoğrafçılığı
·         Emlak Fotoğrafçılığı
·         Doğum ve Bebek Fotoğrafçılığı

Fotoğraf çekerek para kazanma, daha da iyisi sevdiğiniz bir işi yaparak para kazanma olanakları günümüz koşularında neredeyse sonsuz. Sadece yeterince odaklanarak ve kendinizi geliştirmek için her türlü fırsatı değerlendirerek kendinize bu alanda bir kariyer yaratabilirsiniz.

0 yorum:

BAĞIMLILIKTAN MANEVİYATA GEÇİŞ

                           BAĞIMLILIKTAN MANEVİYATA GEÇİŞ
           Ankara nın Sincan ilçesinde Muhlis Ergül ile faaliyete başlayan Hizmet Gönül Erleri Derneği(HİGED)  maneviyat ile gençlerimizi madde bağımlılığından kurtararak, İslam ışığında topluma yararlı bireyler olması için çalışıyor.

                 Derneğin Kuruluş ve Amacını Anlatırmısınız?      
        Hizmetimize 1996 yılında Ankara ya bağlı Sincan ilçesinde bir evde başladık. Yaklaşık 8 yıl süren etkileşim sonunda meyvesini verdi. 2010 yılının yaz aylarında Dernek olarak faaliyetimize başladık.                    
        Hizmet Gönül Erleri Derneğinin amacı topluma, gençlerimize milli ve manevi duyguları yeniden aşılamak topluma daha yararlı bireyler yetiştirmek, sonrasında artan madde bağımlılığı nedeniyle gençlerimizi kurtarmak için çalışmalarımıza başladık.
       
                 Alkol ve Madde Bağımlılığı ile Mücadelenize Nasıl Başladınız?
       Son yıllarda iyice artış gösteren madde bağımlılığı sorunu ve gençlerimizdeki bu değişim üzerine gençlerimizi topluma kazandırmak için bu yola çıktık. İlk olarak esrar ile başladık, sonrasında kimyasal uyuşturucu ile mücadele ettik
                 Kişiler Nasıl Geliyor?

          Teşvik amaçlı geliyorlar. Madde bağımlısı biri geliyor daha sonra oda arkadaşını davet ediyor ve bu şekilde katılım sağlanıyor. Gelen kardeşlerimize baktık ki hepsi uçurum dibinde kurtarılmayı bekliyor, onların ellerinden tuttuk din ile tanıştırdık onların ellerinden tuttuk bizim kardeşimizsiniz dedik,  yanımız da bir şeyler öğrendikçe doğruları gördüler İslam ışığında birbirlerine kenetlendiler. Madde bağımlısı kardeşimiz arkadaş çevresini değiştirmediği sürece kurtulma olasılığı çok zayıftır. Genellikle Madde bağımlılığına ilk olarak ot olarak bilinen esrar ile başlanmış daha sonra aşamalı bir şekilde eroine kadar geçiliyor. Direk eroin ile başlayanlarda var eroininde belirli aşaması var en son aşamaya gelindiğinde kurtulma şansı yoktur.
                 Tedavi Nasıl İşliyor?
        Gelen kardeşimizin ilk önce bu bağımlılıktan kurtulmak istiyorum diyerek istekli olması gerek. Zorla gelenlerin kurtulma olasılığı yok başarmanın sırrı istekli olmaktan geçer. Gelen kardeşimiz ilgi ve alaka görüyor burada olan kardeşlerimizi görüyor. Ne yapmam gerekiyor diye sorduğunda başarmanın %70 i arkadaşlarından soyutlanıp, telefonunu kapatacaksın, onlarla konuşmayacaksın gördüğünde yön değiştireceksin. Bu birinci ve önemli bir kuraldır. İkinci olarak manevi değerler öğretiliyor. Madde bağımlısı sabah kalktığında ilk düşündüğü şey nerden bulurum ve kim ile içerim oluyor. Biz bu bakış açısını başka bir yöne çekiyoruz. Maddeyi aklından çıkarmaya çalışıyoruz. Madde bağımlısı kardeşimizin yapması gereken hemen namaza başlamak sonrasında büyük bir kısmı KURAN ı bilmediği için elifba ya başlıyoruz ve maddeyi yavaş yavaş aklından çıkarıyoruz
      İlk aşamada 72 saat lazım çünkü 72 saatte krizi anca atlatıyor. Burada krizlere şahit oluyoruz onlar için çok zor bir durum ondan sonra 40 gün, 6 ay, 1 yıl aşamalı olarak tedavimiz sürüyor.
      İkinci aşamada kriz atlatıldıktan sonra eklem ağrıları başlıyor 15,20 gün sürüyor. Bu süre boyunca kardeşimizi maneviyat ile dolduruyoruz. İlk 40 günde namazı bir düzene giriyor ve bu şekilde aşamalı olarak devam ediyoruz. Sonrasında dünyaya daha farklı penceren bakmaya başlıyorlar. Suç sadece kendi ve arkadaş çevresi değil Anne ve Babada da var ilgi ve alakadan yoksun bir şekilde yetişiyorlar.

              Ne Kadar Süre Yanınızda Kalması Gerekiyor ve Kurtulma Ne Zaman Başlıyor?
         İlk 2 ay zaruri kalması gerekiyor. Bu bazen 3 ay ya da 4 ay olabiliyor kişiden kişiye değişiyor. Bir süre haftanın belirli günlerinde ailesiyle daha sonrasında tamamen ailesiyle benim yanıma da belirli günlerde kısa ziyaretler yapıyor. Bağımlılıktan kurtulma süresi 3 ay ile 4 ay arasında sürüyor. Bağımlılıktan kurtulduktan sonra ilim ve maneviyat yüklemeye devam ediyoruz.
                 Bu Çalişma ile Çevreden Nasıl Bir Tepki Alıyorsunuz?
         Bağımlı kardeşlerimizi o bataklıktan kurtarıp topluma yararlı bireyler olarak çıktıklarında esnaf halkı sevinçlerini o güzel duygularını dile getiriyor.  Böyle bir çalışmadan bölge halkı ve esnaflar çok memnun.

                 

0 yorum:

FOTOGRAFÇILIK

        Fotoğrafçılık birkaç teknik buluşun bir araya gelmesi sonucu oluşmuştur. İlk fotoğraflar yapılmadan uzun zaman önce Çinli filozof Mo Di ve Yunan matematikçiler Aristoteles ve Öklid M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllarda bir iğne deliği kamerasından bahsetmişlerdir. MS 2. yüzyılda Bizanslı matematikçi Anthemius deneylerinde bir tür karanlık oda kullanmıştır. Ünlü optik bilimcisi İbn-i Heysem'in (965-1040) karanlık odalar ve iğne deliği kamerası hakkında araştırmaları vardır. Albertus Magnus (1193-1280) gümüş nitratı (AgNO3) keşfetti ve Georges Fabricius (1516-1571) gümüş klorürü (AgCl) keşfetti. Wilhelm Homberg 1694 yılında bazı kimyasalları ışığın nasıl kararttığını (fotokimyasal etki) açıklamıştır. Fransız yazar Tiphaigne de la Roche'nin 1760 senesinde yayınlanan Giphantie adlı romanında fotoğrafçılığın ne anlama geldiği hakkında önemli yorumlar yapmıştır.


19. yüzyılın ilk on senesinde icat edilen fotoğrafın (kamera yolu ile) resim ve heykel gibi geleneksel sanatlardan daha fazla bilgi ve ayrıntı yakaladığı görülmüştür. 1820 senesinde kimyasal fotoğrafçılığın keşfedilmesi modern fotoğrafçılığın önemli dönüm noktalarında biri olmuştur. İlk kalıcı iz bırakan fotoğraf (photoetching) Fransız mucit Nicéphore Niépce tarafından 1822 senesinde üretilmiştir. Ancak Niepce fotoğrafı çoğaltmak isterken maalesef tahrip etmiştir. 1825 senesinde ise Niepce yeniden başarılı olmuştur. İlk kalıcı doğa fotoğrafını (View from the Window at Le Gras) karanlık oda ile 1826 senesinde yapmıştır. Ancak fotoğraları çok uzun sürede çekim yapabildiği

0 yorum: